1 Şubat 2010 Pazartesi

Antik Dünyanın En Büyük Dionysos Tapınağı

Sıcak temmuz sabahında ter içinde uyandığı yatağından kalkmış, yarım kalan uykusunu denizden gelen lodosu sol yanından alarak tapınağın batı duvarında tamamlamıştı. Güneş denize doğru indi. Sütunların arasından süzülen güneş ışınlarının sol kolunu ısırması ile uyandı. Uykusunu tamamlamış, ama tembelliğini tamamlayamamıştı.
Kalkıp birkaç adım yürüdü. Sütunların dışına çıkıp az önce sırtını dayadığı iyonyen yapıya baktı. Bir dev bu kadar güzel olur mu? Her büyüğün yanında kendini küçük ve her güzelin karşında çirkin hissedersin. Peki büyük ve güzel olan tanrının evi ise... "Teos'un baş Tanrı'sı Dionysos ve ben O'nun bir parçasıyım. Tüm antik kentler içinde en büyük Dionysos Tapınağı benim kentimde. Ben o kadar önemliyim." Tanrı, sıkılan üzümün her damlasına kendi özünü veriyor, onu içen tüm Teos'lular Tanrı'ya daha bir yakınlaşıyordu.
Dionysos'un evi, güzelliğini ucu bulutlara varan sütunlar arasından gösterdi. Bulutlara dokunan iyon başlıkları, asma dalını anımsatan kıvrımlarıyla insanı sarıveriyordu. Her bir sütunun çapı bir, boyu on metre kadardı. Sarılsam, her sütuna. Bir İyon kadınının bacakları gibi... Her bir sütuna dokunarak yürüdü tapınağın çevresinde. Doğudan batıya altı, kuzeyden güneye on bir sütun vardı. Her sütun, Dionysos'un merhamet ve şefkatini gösteren verimli topraklar sağlıyordu. Tapınağın etrafını dolaştı. Ön ve arka girişlerde duran ikişerden dört tanesini saymazsak otuzdört sütun vardı. Sütunlar ve aralıklar, etrafında dolaşan her ölümlüyü içeri çekiyordu. İdeal ölçülerinde bir kadın gibi.
"Eustylos" kelimesi uçtu dudaklarından. Sütunlara çarptı, küçüldü. Sütunlar eustylos tarzında yapılmıştı. Tapınak gibi sıra sütunları olan yapılarda uygulanan bir mimari tarz idi bu. Antik yazarlara göre sütun ölçülerinin en ideal uygulaması. İki sütun arasına intercolumnia deniyor. Anlaması hiç zor olmayan bir terim. Eustylos ilkesine göre intercolumnia, sütunun alt çapının iki katından bir çeyrek fazla. Diğer yandan tapınağın ön ve arkasında tam ortaya gelen sütun aralığı 3 sütun genişliğinde yapılırdı. Muhtemelen şişman rahiplerin geçebilmesi için. Sütunların yüksekliği çapının 9,5 katı idi.
Teos ören yerine toprağın aşınması ile oluşan basamağı bırakıp yarım metrelik yükseklikten atlayarak girdik. Dionysos Tapınağı, Teos'un batısında, surların hemen içinde. Antik kentleri gezmeye yeni başlamış bir ekip için ideal. Tapınak, Teos'un en önemli yapısı. Üstelik en iyi korunmuş olanı. Günümüze kalmış olan kaide, sütun başlığı ve diğer üstyapı parçalarının düzenlenip ayağa kaldırılmış olması bizi tarihe yakınlaştırıyor.
İyonik sütunlar, kısa kenarı 18,5 ve uzun kenarı 35 metre olan bir alan üzerine oturmuş. Sütunlardan iki tanesi ayakta. Yanlış tahmin etmiyorsam tapınağın girişinde güneyde ikili olan sütunlar olsa gerek. Altında daha erken bir tapınağın izlerine rastlanmadığına göre, kentin ilk tapınağı olmalı.
Augustus döneminin ünlü mimarı Vitruvius'a göre Tapınağın mimarı Prieneli Hermogenes. Planı, yine Hermogenes'in yaptığı Priene'deki Athena ve Magnesia'daki Arthemis Tapınağı ile benzer. Her üç tapınağın yapımında eustylos ilkesini uygulamış Hermogenes. Vitruvius'a göre eustylos stili Hermogenes'e ait. MÖ. 2. yüzyıl başlarında inşa ettiği tapınak, onun ilk önemli yapıtı. Bugün ayakta duran yapı, Augustus ve Hadrian dönemlerinde büyük ölçüde değişikliğe uğramıştır.
Sütun kaidelerindeki kabartmaları görmek için İzmir Arkeoloji Müzesini gezmemiz gerekecek.

2 yorum:

  1. sevgili hakan, yazıyı yeniden mi yazdın yükledin bu arada benim yazdığım yorumda uçmuş

    YanıtlaSil
  2. Yazıyı dün gün boyunca revize ettim. Yani yazı silmedim.
    Yorum yazma konusunda inatçı olmak ve yorumun çıktığına emin olmadan kapatmamak gerek.

    YanıtlaSil