1 Aralık 2009 Salı

Lebedos (Kısık Köyü)

Lebedos yarımada yerleşmeleri için örnek oluşturabilecek bir kenttir. 274.3 m. uzunluğundaki yarımada alçak ve kayalıktır. Anakaraya, 201.2 m. genişliğinde bir kıstak ile bağlanır. Akropolis yarımadanın karşısında yüksekliği 61 m.yi bulan bir tepede yer alır. Antik çağın çok verimli topraklarıdır. Lebedos'un avantajı, İyonia kıyılarındaki en iyi ve en yoğun ılıcalara sahip olmasıdır. Ne var ki kentin konumu, gerçek anlamda kalkınmasını engelle­miştir. Gerisindeki Kolophon ve Teos toprakları yüzünden kara ile ilişkisi tümden kopan Lebedos, ancak denizden bir servet elde ede­bilecekken, iyi bir limandan yoksun bulunması nedeniyle Efes ve Teos'un yanında saf dışı kalmış, deniz ticaretinden pek az pay alabilmiştir.
Lebedos yarımadası bugün Kısık adıyla bilinir. Ürkmez Köyü kuzeybatıda, ören yerinin yakınındadır. Ören yerine en keyifli ula­şım. Sığacık'tan tutulacak bir tekneyle gerçekleştirilir, fakat Lebedos'a karadan da kolayca ulaşılmaktadır. Seferihisar'dan Doğanbey yoluna çıkıp, kasabanın yaklaşık 400 m. dışındaki sapakta, so­la dönmek gerekir. Sapağın sağında büyük demir bir kapı, onun karşısında da bir kuyu vardır. Yol tozlu, fakat bir otomobil için uygundur ve Lebedos'tan sonra Gümüldür, Bulgurca ve Cumaovası'na devam eder. Böylelikle, İzmir'den Teos ve Lebedos'a bir yoldan gidip, öbüründen dönerek günübirlik bir gezi yapılabilir.
Lebedos kazılmamıştır. Topraküstü kalıntılar da azdır. Bunlar içinde en çarpıcısı, yarımadayı çepeçevre dolaşan, üç-dört taş sıra­sıyla korunagelmiş surlardır. Yaklaşık 2.13 m. kalınlığındaki sur, dolgulu duvar örgüsü gösterir. İç ve dış yü­zey düzgün kesme taşlardan örülmüş, ikisinin arası molozla dol­durulmuştur. Surlar dört kule ve doğruca denize açılan üç kapıya sahiptir. Güçlü imbat rüzgârından en korunaklı yerde bulunan güneydoğudaki kapı, kayanın düzeltilmesiyle oluşturulmuş bir ram­pa ile deniz kıyısına iner. Gerek yarımadada, gerekse kıstakta bir iskele ya da mendirek izine rastlanmamıştır. Günümüzde surlar kıstakta devam etmemektedir. Ancak antik çağda kesintisizce uzan­dığı anlaşılır. Olasılıkla Myonnesos'taki gibi, burada da taşlar ya­kın zamanlarda deniz yoluyla götürülmüştür. Ayrıca Ürkmez halkı da çeşitli yapılar için ören yerinden taş aldıklarını itiraf etmekte­dir. Sur içinde antik yapılara ilişkin kalıntılar bulunmakta, ancak çoğu temelden yukarıya çıkmamaktadır. Doğu köşede, üç nefli basilika planında, eski bir kilisenin temelleri görülür, ama ayrıntı­lar anlaşılmaz. Bizans listelerinde bir Lebedos piskoposunun adı geçmektedir.
Esas yerleşme ise kesinlikle karşıdaki anakaradadır. Burada yüzeyden bol miktarda çanak-çömlek parçası toplanmakta, tepe­nin yamaçlarında da birçok yapı kalıntısı saptanmaktadır. Kimi yerde kısa duvar parçaları göze çarpar. Fakat bunların teras duva­rına mı, yoksa savunma duvarına mı ait olduklarını belirlemek kolay değildir. Doruğun hemen aşağısında geniş bir platform var­dır. Bunun güney ve güneydoğu kenarında, işlevi öğrenilemeyen, büyük yapılara ya da tek başına büyük bir yapıya ilişkin temeller yer alır. Dionysos Sanatçılarının sürekli merkezinde bir tiyatro­nun da varolması gerekir. Ama Myonnesos'taki gibi burada da bir tiyatroya rastlanmamıştır. Yamaçta bir tiyatronun yerleştirilmesi­ne izin verecek çukurlar saptanabilmektedir. Özellikle yarımada­ya bakan bir çukur ile kuzeybatı yamaçtaki bir ikincisi elverişli gözükmektedir. Gelgelelim, bir tiyatro yapısı ile bağdaştırılacak kesin bulgular elde edilememiştir.
Yolun kuzeyinde, kıstağın karşısında iki taş ile karşılaşılır. Bloklardan birinde bir haç, öbüründe ise bir zamanlar bir gymnasionun duvarında durduğunu gösteren graffîtolar vardır. Öğrenci­ler oturdukları yeri belirtmek amacıyla, taşın üzerine adlarını çizmişlerdir: "Menas oğlu Eikadios, onun yeri" gibisinden. Benzerleri Priene'de görülebilir.




Daha Büyük Haritayı Görüntüle




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder