Birbirine çok yakın konumlarda bulunan Kolophon, Notion ve Klaros her zaman sıkı ilişkiler içinde olmuştur. Kolophon ve Notion birer kenttir, Klaros'un kimliği ise farklıdır.
Notion, İyon kökenli değildir. Herodotos, onu Aiol kentleri arasında sayar. Diğerlerinden bu denli uzakta, güneyde bir Aiol kenti bulunması şaşırtıcıdır. Herodotos'un yanıldığın ya da aynı adı taşıyan başka bir kentten söz ettiği düşünülebilir. Notion sözcüğü, "Güneydeki" anlamına gelir. Aslında Maiandros (Menderes) Magnesia'sı da Aiolis'ten aynı ölçüde uzak bir Aiol yerleşmesidir ve Notion gibi hiçbir zaman İyon Birliği'ne katılmamıştır. Notion adı, kentin gerçek Aiolis'ten uzak bir konumda bulunmasından kaynaklanabilir. İkinci bir seçenek, "Kolophon'un güneyindeki" anlamında kullanıldığıdır. Kolophon ile Notion'un her zaman yakın ilişkiler içinde idi. Aslında iki kentin de yaşaması, bu yakın ilişkiye bağlıdır. Kolophonlular'ın Propontis'teki (Marmara Denizi) Myrleia'ya (Mudanya) gönderdikleri koloni büyük olasılıkla Notion'dan denize açılmıştı. Erken dönemde Kolophon güçlü bir donanmaya sahipti.
Adını Kolophon Dağı’ndan alır. Kolophon İyonya'nın en eski ve en önemli kentlerinden biri idi. Kent, M.Ö. 7. yüzyılın sonunda ya da 6. yüzyılın başında yaşadığı bilinen İzmir'li yada bu kentin bir yerlisi olan, ozan Mimnermos'un bir şiirinde "Asya'nın büyüleyici kıyısı" üzerinde bulunan "sevimli Kolophon" olarak geçmektedir. Mimnermos aynı zamanda kentin Neleus'un öncülüğündeki Pyloslu göçmenler tarafından kurulduğunu belirtmektedir. İzmir, özünde bir Aeol kenti idi; sonradan belki de M.Ö. 8. yüzyılın ilk yarısında Kolophon'dan İyonyalılar'ın gelişi ile, bir İyon yerleşmesi olmuştur.
Verimli topraklar, usta denizciler ve güçlü bir donanma. Bunlar bir araya gelince, Kolophon büyük bir zenginliğe kavuştu. Kısa süre sonra kent halkının çoğunluğunu varlıklı kişiler oluşturuyordu. Fakat, refah alışılagelmiş sonucu getirdi. Rahat yaşam biçimini aşırı lükse dönüştü. Kentin pazar yerinde yaklaşık bin Kolophonluya, ağırlıklarınca gümüş pahasında erguvan renkli giysiler ve baygın misk kokuları içinde rastlamak mümkündü. Kolophonlular süsleri ve görkemli sofraları yüzünden, Sybarisliler (Güney İtalya) kadar ünlüydüler.
Antik yazarların düşüncesine göre lüks yaşam, müsrifçe yaşamaları hem kendilerini, hem kentlerini batırdı. Kolophon, sırası ile Lydia'nın ve Perslerin egemenliği altına girmiştir. M.Ö. 7. yüzyılın ilk yarısında Lydialılar savaş açtı. Bu savaşta Gyges'in kazancı Magnesia ve Kolophon oldu. M.Ö. 6. yüzyılın ikinci yarısında diğerleri gibi, Kolophon'u da Persler aldı ve kent bir daha eski zenginliğine kavuşamadı. Persler Salamis Savaşı ile kovulup, Delos Birliği kurulunca, Kolophon birliğe üç talent ödemeye başladı. Bu tutar, Teos'un ödediği tutarın ancak yarısına eşittir.
Erken dönemlerde, Kolophon ile ilgili olarak Notion'un adı sık duyulmaz. Thoukydides kent için, "Kolophonlular'ın Notion'u" der. Pers işgalinden sonra Notion'daki kıyı yerleşmesi, yani "güneydeki kent" gelişmeye başlamıştır. Kolophon'da Persler hüküm sürerken, Notion da bir süre için Atina tarafından yönetilmiştir. Notion, Delos Birliğine katkısı üçte bir talent öylesine düşük bir miktardır ki küçük Karia yerleşmelerince ödenen tutarın bile altında kalır. Notion'un katkısı daima Kolophon'unkinden ayrı ödenmiştir. Peloponnesos Savaşı sırasında geçen bir olay, çağın düşüncelerine ve yöntemlerine ışık tutması açısından ilginçtir. Anlatıldığına göre, Kolophonluların hepsi Atina Deniz Birliğine vergi ödeyen bir üye olmaktan hoşnut değildi. Halkın çoğu Pers egemenliği altındaki eski koşulların özlemini duyuyordu. Bunlar bir gün örgütlenerek, Pers ordusunu kente çağırdılar. Persler Kolophon'u işgal etti. Pers karşıtı grup ise kaçıp Notion'a sığındı. Fakat çok geçmemişti ki, orada da benzer sorunlar çıktı ortaya. Notion da iki karşıt gruba bölündü. Pers yanlıları kentin geniş bir kesimini duvarla ayırarak, benzer görüşlü Kolophonluları da yanlarına çağırdılar. Karşı taraf ise yardım için Atina'ya başvurdu. Bunun üzerine Atinalıların komutanı Pakhes, Pers yanlılarının komutanı Hippias'ı bir toplantıya davet etti. Pakhes bir anlaşmaya varılamaması durumunda, Hippias'ı esenlik içinde kente teslim edeceğine söz vermişti. Ne var ki Hippias toplantıya geldiğinde, Atinalı komutan onu göz altına aldı ve ani bir saldırıyla kenti ele geçirdi. Sonra verdiği söz uyarınca, Hippias'ı kente iade etti ama Hippias kent surları içine girer girmez, onu yakalatıp öldürttü. Böylece Notion, Atina yandaşlarına geri verildi. Öte yandan Kolophon Perslerden kurtulamadı ve İskender'in gelişine değin onların elinde kaldı. Büyük İskender Anadolu'yu Pers egemenliğinden kurtardığı zaman iki kent bağımsızlıklarını yeniden kazandılar.
İ.Ö. 4. yüzyılda yazan Aristoteles, Notion ve Kolophon'u tek kentin bölümleri olarak anlatır. Aristoteles öncesinde, Kolophon'un politik anlamda Notion ile tek kent oluşturmak üzere kaynaştırıldığı sonucuna varılabilir.
İ.Ö. 299 yılı Kolophon için özel bir önem taşır. Lysimakhos'a karşı koyma cüretini gösteren kent, bu tarihte onun eline geçmiş ve yıkılmıştır. Lysimakhos, kent halkını yeni kurduğu, Efes kentine yerleştirir. Bu zorunlu göçe karşı çıkan bir grup Kolophonlu Notion'a taşınmışlardır. "Ona karşı savaşta ölen Kolophonluların mezarı" der Pausanias, "Klaros'a doğru giden yolun sol yanındadır." Belki Çile Köyünün yaklaşık 1.5 km. kuzeyinde görülen iki tümülüsten biri veya her ikisi de Pausanias'ın değindiği mezarlardır. Kolophon çok zayıf bir duruma düşmüştür.
Lysimakhos'un İ.Ö. 281 yılındaki ölümünden sonra, kent onarılmış, çevresine uzun bir sur duvarı çekilmiştir. Seleukoslar ile Attalosların yönetimi altında varlığını sürdürmüştür. Ama yeni kent, hiçbir zaman adını duyuramaz. Hellenistik Dönemde deniz ticaretine önem verilmiştir. Ancak, Notion olmayınca Kolophon bir hiçtir. İki kent birleştirilir. Bu dönemde Kolophon, "Arkaik Kolophon" yani "Eski Kolophon" olarak biliniyordu. Bu ününü de yitirip Notion'a çekildi. Notion bundan sonra "Yeni Kolophon" ya da "Kıyıdaki Kolophon" olarak bilinmeye başladı. Birleşmeye karşın, Kolophon ile Notion, Ephesos ile yanşamazlar. Kısa bir süre sonra, adlan bile anılmaz. Artık tüm varlıklan, Klaros'taki bilicilik merkezinin ününe bağlıdır. Roma Çağı'nda kent bağımsızdı ve asıl merkezi Notion'un akropolü içinde bulunuyordu.
İzmir'den Kolophon'a araba ile bir günün içinde ulaşmak mümkündür. Yol Cumaovası'na dek düzgün, ondan sonra bozuktur. Deniz kenarında kurulmayan tek İyon yerleşimidir.
Kolophon ören yeri iyi korunmamış durumdadır. Kolophon'un Değirmendere'deki kalıntıları, Hellenistik sura ait bazı parçalar dışında, çok azdır. Bunları bulmak ve bulunca düş kınklığına uğramamak zordur. Kent üç tepe üstünde ve onları birbirlerinden ayıran vadiler arasında kurulmuştur. Kent surunun kapsadığı üçgen şekilli alan hemen hemen 1 km2 ölçüsündedir. Yarım daire şeklindeki bir düzine kule ile desteklenen kent duvarı, 4. yüzyılın sonunda, Lysimachos'un Döneminden önce inşa edilmiş olmalıdır. İlk yerleşme, güneybatıdaki ovaya bakan bir tepe üzerinde 200 m. yükseklikte bulunmuştur. Tepenin kuzey yamacı üzerindeki kalıntıların bazıları, bugün hâlâ görülmektedir. Harvard Üniversitesinin Fogg Sanat Müzesi ile Atina'daki "American School of Classical Studies" adına yürütülmüş olan kazılarda önemli mimari kalıntılar gün ışığına çıkarılmıştır. Bunların arasında sokakları ile birlikte evler, bir stoa ve Demeter Antaia'ya sunulmuş olan bir tapınak özellikle belirtilmeğe değerdir. 4. yüzyılın ilk yarısında yapılan stoada, dükkânlar ve resmi işler için odalar bulunuyordu. Stoanın batısındaki evler de 4. yüzyılda inşa edilmiş olup, Arkaik Dönem'e tarihlenen yapı kalıntılarının üzerindedirler. Evlerin arasındaki sokaklardan birinin döşemesi, çok özenli bir işçiliğe sahiptir. Batıda, daha ilerdeki Roma Hamamları küçük bir basamaklı sokak ile evlerden ayrılmıştır. Batıdaki evlerin güneyinde bulunan ve poros taşından inşa edilmiş olan yapı, 4. yüzyılda çok sevilen ana tanrıça Antaia'ya sunulmuştur.
Gezginlerin çoğu için, Kolophon'a hiç uğramadan, Klaros ve Notion yönünde yola devam etmek uygun olacaktır.
Kolophon'a nasıl gideceğimizi merak ediyorum doğrusu.
YanıtlaSilİlginç bir rastlantı sonucunda bu planları yaptığımız günden sonraki pazar günü motorumla solo bir geziye çıktım.
Herzamanki güzergahtan giderken şeytan dürttü sapalara doğru yol verdim.
Dönüşte sarı tabelada "Kolophon" yazısını görünce daldım içeriye.
Bir köye geldim ama kimsenin Kolophon'dan haberi yok.Yol beni sadece motorun geçebileceği bir yere getirdi ama hala hedefe ulaşamamıştım.
Orada rastladığım birisi motorun bile geçemeyeceği bir patikadan bahsetti ve esas yolun birkaç km ötede olduğunu söyledi.
Sonuçta ben daha Kolophon'u göremedim.
Bende mi bir acaiplik var,yoksa tabelaları koyanlarda mı bilemedim.
Vallaha ben de henüz keşfedemedim nasıl gidileceğini. Bir turizm bürosundan ayrıntılı bir harita bulmak gerek belki. Kesin yol vardır. Kazı ve inceleme ekipleri nasıl gidecek yoksa. Hadi onlar yürüdü diyelim, onların barınma ve yeme malzemeleri nasıl gider. Belki yolu şaşırmış olabilir misin?
YanıtlaSil