17 Haziran 2012 Pazar

Ege

Ege denince çoğumuz Ege Bölgesi’ni anlarız. Hani aslında haksız da değilizdir.
İlkokul dördüncü sınıfa gidiyordum. Manisa’nın Demirci ilçesi’nden, İzmir’in Karşıyaka ilçesine taşınmışız. Aslında ikisi de Ege kasabası olsa da bu biraz Anadolu’dan Ege’ye, biraz kasabadan şehre göç gibi. Demirci’deki okulumu bırakmış, onkumaya burada devam edeceğim. İntibak etmede güçlük olabilir düşüncesiyle olsa gerek anne ve babamın da öğretmen olarak atandığı Bayraklı Süleyman Eczacıbaşı İlkokulu’nda babamın okuttuğu sınıfta devam ediyorum okula.
Babam bir ödev verdi. İzmir haritası çizilecek. Muhtemelen ertesi gün haritada izmirin ilçelerini işaretletecektir. Eve geldim. Atlasımı açtım, İzmir’i buldum. Ancak bir küçük farkla. İzmir körfezi. Demirci’den gelen bir çocuk için İzmir demek, deniz demek. O da İzmir körfezi. Özene bezene çizdim İzmir Körfezi’ni. Bu parmak yerine eldiveni çizmek gibi olsa da yaptım bir hata. Çizim bitti, denizi gözlerimin mavisine boyamaya gelince sıra babam yanıma gelip uyardı. O ana kadar sınıf arkadaşlarıma karşı avantajım olmasın diye düzeltmemiş hatamı. Ancak sınıfta zor duruma düşmeme de izin vermemiş.
Ege denince aslında Ege Denizi’nin adaları ve denizi çevreleyen batı ve güneybatı Anadolu’nun yanısıra Makedonya, doğu Trakya ve Yunanistan’ın batısı anlaşılmalı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder