5 Kasım 2009 Perşembe

Tarih Öncesi Uygarlıklar

A- Tarih öncesi uygarlıklar (Protohistorik dönem): Yazının keşfinden önceki dönem.
     1- Taş devri
         a- Eski taş çağı (MÖ. 600.000-10.000)
         b- Orta taş çağı (MÖ. 10.000-8.000)
         c- Yeni taş çağı (MÖ. 8.000-5.500)
     2- Bakır devri (maden taş çağı, kalkolitik çağ) (MÖ. 5.500-3.000)
     3- Tunç devri (MÖ. 3000-1200)
         a- Erken tunç çağı (MÖ. 3000-2500)
         b- Orta tunç çağı (MÖ. 2500-2000)
         c- Geç tunç çağı (MÖ. 2000-1200)
     4- Demir devri (MÖ. 1200-750)
B- Tarihi uygarlıklar: Yazının keşfinden sonraki dönem. MÖ. 3000 civarında başlar.

Yazı, Mezopotamya ve Mısır'da aynı zamanlarda MÖ 3000 yılları civarında kullanılmaya başlanmıştır.

Eski Taş Çağı
Eski taş devri, buzul çağına rastlar. Bu dönemin en önemli keşfi ateşin keşfidir. Tarım ve hayvancılık yok, avcılık ve toplayıcılık vardır. Ateşi, taştan balta, kemikten iğne, fildişi heykeller ve mağara resimleri izler. Bu dönemde dişi bir tanrıya tapınılmış ve ölümden sonra yaşama inanılmıştır.

Orta Taş Çağı
Bu dönemde köpek evcilleştirilmiş, yiyecek depolanmıştır.

Yeni Taş Çağı
Yerleşik hayat başlamıştır. Bu devirde evlerini kerpiçten yapıyorlardı. Bu yüzden uygarlığın başlangıcı yeni taş çağıdır. Çiftçilik ve hayvancılık yapıyorlardı. Evlerin kapısı yoktu. Evlere ağaç merdivenler ile tırmanılıyor ve tavandaki bir delikten giriliyordu. Tavanda aydınlatmayı sağlayan pencere görevi gören delikler de vardı. Kerpiçten sedir yapılırdı. Sedirlerin üzerinde oturulur, eşya konur ve üzerinde uyunurdu.
Ölülerinin etlerini güneşte kurutup bu sedirlerin içinde saklıyorlardı. Birkaç evin ortasında ortak kullanılan tapınaklar vardı. Boğa ve öküze tapınılıyordu. Boğa ve öküz gücün, doğanın ve üretkenliğin sembolü idi. Diğer yandan tarımda kullanıldığından tarımı da simgeliyordu. Ancak kadın tanrı figürü de devam eder. Kadın tanrı, heykellerde çıplak olarak tasvir edilmiştir. Çoğu heykelde çocuğu ile birlikte veya doğum halinde olması, ana tanrının doğurganlığı simgelediğini gösterir. Doğum sırasında ana tanrı yanında bir çift leopar bulunur.
Ağaç ve taştan oyulmuş kaplar kullanılırdı. Zamanla kilden kaplar ortaya çıkmıştır. Kil kaplar yıllar içinde güzel şekiller ve renklerde yapılmıştır.

Bakır Devri (Maden Taş Çağı, Kalkolitik Çağ)
Bu döneme taş ve bakırın beraber kullanımı nedeniyle farklı isimler de verilmiştir. Bakırın kullanıma girmesi ile farklı üretim maddeleri bakırla değiştokuş edilir. Dolayısıyla ilk ticaret de başlamıştır. Ticaret, alınıp verilen malların envanterinin tutulması gerekliliği ile birlikte yazının keşfini getirmiştir.
Taş devri boyunca dünyanın önderliğini yapan Anadolu, yazıyı 1000 yıl kadar geç keşfedebilmiştir. Yazı MÖ. 3000 yıllarında Mezopotamya ve Mısır'da keşfedildiği halde Anadolu'da keşfi MÖ. 2000-1750 yıllarını bulur. MÖ 2000'e kadar Anadolu'da bakır kullanılmış olsa da ticaret ve yazı yoktur.

Tunç Devri
Kalay ve bakırın karışımı ile tunç elde edilir. Tunç devrinin başlangıcı Anadolu'da MÖ. 3000 yıllarına rastlar. Mezopotamya ve Mısır ise 1000 yıl önceden beri tunç kullanmaktadır. MÖ. 3000 yılları, Mısır ve Mezopotamya'da yazı kullanılmaya başladığından kendi yazdıkları dönemlerin adları ile anılır.
Tunç devrinin başlangıcı
Mısır ve Mezopotamya: MÖ. 4000
Anadolu: MÖ 3000
Ege adaları ve Hellas: MÖ. 2500
Avrupa: MÖ. 2000
Tunç çağının evreleri, Anadolu esas alınarak tarihlenecektir.

Erken Tunç Çağı
Bu dönemde Anadolu'da bakır kullanımı devam etmiştir. Tarım yaygınlık kazanmıştır. Bu çağın en önemli buluşu tekerlektir. Öküzlerin çektiği arabalarda tekerlek kullanılmaya başlamıştır.
Bu dönemin en önemli Anadolu uygarlığı Çanakkale'deki Troya'dır. Troya'nın I. katı bu döneme ait bir köydür.

Orta Tunç Çağı
Anadolu'nun taş devrinde yaşadığı parlak dönem orta tunç çağında geri gelmiştir. Hala yazı kullanılmıyor olsa da şehircilik, mimarlık, heykeltraşlık ve çömlekçilikte ilerlmiştir. Bu dönem Anadolu'da ilk sanayi devrimidir. İlk kez çömlek üretimi için çömlekçi çarkı kullanılmıştır. Bu dönemde bakır ve tunç dışında altın, gümüş ve her ikisinin karışımı olan elektron kullanılmıştır. Artık prehistorik (tarih öncesi) dönem, yerini protohistorik (ön tarih) dönemlerine bırakmıştır.
Bu dönemin Anadolu kentleri teokratik beyler tarafından yönetiliyordu.
Bu dönemin en önemli Anadolu uygarlıkları Çanakkale'deki Troya II, III, IV ve V ve Kızılırmak kıyısındaki Hatti uygarlıklarıdır.
Hattiuygarlığı henüz yazıyı kullanmadığı için prehistorik sayılması gerekse de civarda bulunan Hitit uygarlığı yazıyı kullanıyor ve Hatti uygarlığı hakkında bilgi sağlıyordu. Bu yüzden Hattiler için bu döneme protohistorik dönem adı verilebilir.

Geç Tunç Çağı
Orta ve Güneydoğu Anadolu'da yazı kullanılmaya başlanan bu döneme bu bölgelerde tunç çağı demek mümkün değilse de Troya VI için hala yazı kullanılmadığından geç tunç çağı adını vermek uygundur.

Demir Devri
Bu döneme kadar Anadolu'da Hititler'in yazıyı kullanması ile prehistorik dönemlere ara verilmişse de MÖ. 1200'de Hitit uygarlığının yıkılması ile yazı kullanımı ortadan kalkmış ve prehistorik dönemlere geri dönülmüştür. Yeniden yazının kullanılmaya başlandığı MÖ. 750 yılına kadar demir devri adı verilebilir.

Höyükler (Tepe Kent) ve Tümülüsler
Tarih öncesi devirlerde köyler genellikle dere kenarları gibi verimli ve sulak yerlere kuruluyordu. Zamanla yıkılıp oturulamaz hale gelen evler zaten kerpiçten yapılmış olduğundan düzleştiriliyor ve üzerine yeni evler yapılıyordu. Bu nedenle zaman içinde düzlükler yükselerek höyükleri oluşturuyordu. Bir höyüğün çapı ortalama 500 metre kadardı. Höyüklerin yüksek olması, rüzgar alarak serin olmasını sağladığı gibi yaşayanları sivrisineklerden de koruyordu. Höyükler yükseldikçe çapları daralmaya ve yerleşim azalmaya başladı. Diğer yandan yamaçtan arabaların çıkması da zorlaştıkça höyükler terk edildi.
Höyükler tarih öncesi çağa ait tüm yerleşimlerin karakteristik görüntüsüdür. Mezopotamya'da höyüklere Tell denir. İran'da ise tepe adı verilir.
Tümülüsler ise içinde anıt mezar odaları gömülü olan tepelerdir.
Tümülüsler kısa süre içinde toprağın yığılması ile yapılmıştır. Höyükler ise uzun yıllarda kerpiç evlerin yıkılması ile yapılmıştır. Tümülüsler genellikle sivri tepelerdir. Höyükler ise üzeri düzlenmiş tepelerdir. Tümülüsler kazılırsa anıt mezarlar ortaya çıkar. Höyükler ise kazılmadan, yağmur suları ile sürüklenen yan topraklarında çömlek parçaları ile karşılaşılır.

Anadolu Uygarlıkları. E. Akurgal. Sf. 21-30

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder