19 Ekim 2009 Pazartesi

Gnothi Seauton

Yüz yetmiş santim içinde dünyam. Bir ayaklarıma iner, bir gözlerime çıkar aklım. Ayaklarım Ege Denizi’nde ıslanır, saçlarımı Asya rüzgarı dağıtır. Gözlerim ufku tararken ayaklarım maziye basar. Yüz yetmiş santim içinde geçer ömrüm. Bin yıl ve bir dünya sığar ömrüme. Ne boyum küçük, ne bunlar büyük gelir boyuma.
Ömrümün ilk yirmi yılı tarihten korkarak geçti. Tarih, tarih dersi demekti ve hep mesafeli oldum. İkinci yirmi yılda kendimi aradım her yerde. Bazen müzikte buldum kendimi, bazen psikolojide. Bir ara felsefe ışık tuttu yoluma. Sonra tarihte buluverdim.
Tarih yolculuğunda yer ve zamanla sınırlamıyorum kendimi. Manisa doğumlu bir İzmir'liyim. Karadeniz Türkülerini seven bir efeyim. Tango dersi alırken sirtaki de çeker canım. Bin yıllık Anadolu vatandaşıyım, altmış bin yıllık dünya vatandaşı.
İnsan kendini ararken “Ya bulduğumda farkına varmayıp geçer gidersem?” korkusuyla birilerini istiyor yanında. Önce üç kişiyi kandırdım. Bir gece balıklar mide öz suyu ve rakı karışımında yüzmeye başladığında açtım konuyu. Nasıl bir reklam yaptıysam kendini arayanlar dört kişi oldu. Cengiz gezmeyi sever. Yeni rotasından memnun görünüyor. Turistik kısmına en büyük destek O'ndan geldi. Ahmet meraklıdır böyle şeylere. Kıllığından belli etmemeye çalışır da bilirim. Hulusi zevk adamı. Açılış konuşmalarını o yapacaksa sorun yok.
Hazırlıkların sonu, projenin başlangıcı 19 Ekim 2009'a rastladı. Gemi yolculukları iki yerle anılır. Biri ayrıldığı liman, biri ulaştığı. Bizim ayrıldığımız liman Ege Üniversitesi Lokali oldu. Gemiye son ayak basanlarla on iki kişiyiz.
Açılış konuşması mı? Tabii ki Hulusi yaptı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder